Yoğun Tempoda Yeni Bir Şeyler Öğrenmeye Alan Açmak Mümkün mü?

pexels-photo-941555-941555-1

Günümüzde iş hayatı, teknolojinin de getirdiği gelişmelerle birlikte gittikçe hızlanıyor. Toplantılar, mailler, raporlar, bitmeyen bildirimler… Akşam olduğunda çoğumuzun zihni “depolama alanı doldu” uyarısı veriyor. Böyle bir ortamda yeni bir şey öğrenmek lüks gibi gelse de, hızla değişen ve yeni beceriler talep eden iş hayatında öğrenmeye kapalı kalmak da uzun vadede olumsuz sonuçlar doğuruyor. Peki, bu yoğun tempoda, zihnimiz doluyken öğrenmeye nasıl açık kalabiliriz? Yazarımız Nihan hepimiz için kaleme aldı, keyifli okumalar.

Neden Öğrenmekte Zorlanıyoruz?

Dürüst olalım, zihinsel kapasitemiz sınırsız değil. Bilişsel yük teorisi, beynimizin bir anda sadece sınırlı miktarda bilgiyi işleyebildiğini söyler. Gün boyunca raporlar, mailler, toplantılar ve bitmeyen bildirimlerle meşgul olduğumuzda, bu kapasite hızla dolar. Üstelik sürekli kesintiler odaklanmayı zorlaştırırken, gün içinde verdiğimiz yüzlerce küçük karar da karar yorgunluğu yaratır.

Akşam olduğunda beynimiz adeta “işleme gücü tükendi” sinyali verir. Böyle bir ortamda öğrenmek, üzerine fazladan yük gibi görünür. Dahası, çoğumuz öğrenmeyi hâlâ saatlerce ders çalışmakla eş tutarız. Oysa mikro-öğrenme yani kısa ve düzenli tekrarlarla öğrenmek çok daha verimlidir. Bu yanlış inanç yüzünden “vaktim yok” bahanesiyle hiç başlamayız.

Öğrenme Motivasyonunu Nasıl Yüksek Tutarız?

Peki, bu engelleri aşmak için ne yapabiliriz? Bilimsel araştırmalar bazı ipuçları veriyor:

  • Küçük Adımlar (Kaizen): Büyük hedefler yerine küçük adımlar atmak daha sürdürülebilirdir. Günde 10-15 dakikalık bir öğrenme, haftalar süren bir eğitimden daha etkili olabilir. Sürdürülebilir olması için kendinize takvim atabilirsiniz.
  • İçsel Motivasyon: Öz Belirleme Teorisi, kalıcı motivasyonun içten geldiğini söyler. Öğrenmeyi, sizi gerçekten meraklandıran ve heyecanlandıran alanlarla ilişkilendirmek çok daha etkilidir. Bir düşünün, en son neyi merak ettiniz?
  • Ödül Sistemi: Beynimiz küçük başarılarla dopamin salgılar. Yeni bir şey öğrendiğinizde bunu kutlamak, örneğin kısa bir mola vermek veya öğrendiğinizi paylaşmak, motivasyonu artırır. Başarılarınızı kutlayın!

Çalışanlar İçin Öneriler

  1. Mikro-öğrenme: Uzun eğitimlere vakit bulamıyorsanız, öğrenmeyi küçük lokmalara bölün. İşe giderken 5 dakikalık bir podcast, öğle arasında kısa bir video… Bu “chunking” yöntemi, bilgiyi daha kolay sindirmenizi sağlar.
  2. İşin İçinde Öğrenme: En kalıcı öğrenme, gerçek problemle karşılaşıldığında gerçekleşir. Bir sunum yaparken yeni bir görsel araç denemek, teorik bilgiden çok daha hızlı öğretir.
  3. Odaklı Zaman Dilimleri: Beynimiz çoklu görevde verimsizdir. Günde sadece 15 dakikayı “öğrenme saati” olarak ayırıp bildirimleri kapatmak, dikkatinizi tek bir konuya vermenizi sağlar.
  4. Öğrendiklerinizi Paylaşın: Bir bilgiyi gerçekten öğrenmenin en iyi yolu onu anlatmaktır. Meslektaşınıza aktarmak veya toplantıda paylaşmak hem hafızanızı güçlendirir hem de ekibinizle bilgi akışını destekler.
  5. Merakınızı Takip Edin: Sadece “işim için gerekli” diye değil, sizi gerçekten heyecanlandıran konuları da öğrenin. İçsel motivasyonunuz en güçlü yakıtınızdır.

Yöneticiler İçin Öneriler

  1. Öğrenme Kültürü Yaratın: Eğitimin angarya olduğu algısını kırın. Öğrenmenin işin doğal bir parçası olduğunu hissettirin.
  2. Rol Model Olun: Kendinizi geliştirin ve çalışanlarınızla öğrenme sürecinizi paylaşın.
  3. Başarıları Görünür Kılın: Çalışanların gelişimini takdir edin ve duyurun. Küçük takdirler bile motivasyonu besler.
  4. Öğrenmeyi Sosyal Hâle Getirin: Öğrenme toplulukları, bilgi paylaşımı oturumları veya ekip içi ek paylaşımlar, öğrenmeyi bireysel bir çaba olmaktan çıkarır.

Öğrenen Zihin Genç Kalır

Sonuç olarak; yoğun tempoda öğrenmek bazen zor görünse de, küçük adımlarla başlayarak sürdürülebilir hâle gelir. Dahası, nörobilim araştırmaları yeni şeyler öğrenmenin beyni esnek tuttuğunu ve yaşla birlikte bilişsel gerilemeyi yavaşlattığını gösteriyor. Yani sürekli öğrenme, sadece kariyerimiz için değil, yaşam kalitemiz için de bir yatırım.

Küçük meraklarla başlayan bu yolculuk, bizi hem işte hem hayatta daha canlı, daha esnek ve daha mutlu kılar. Doğru zamanı beklemeyin, bir adım atın ve kısacık bir zaman için de olsa beyninizi hareketlendirmeye başlayın.

Önemli Not: kanunlargibi.com’daki tüm yazılı, işitsel ve görsel içeriklerin ilgili yasalar kapsamında her türlü hakkı saklıdır; izinsiz kullanılamaz ve çoğaltılamaz. Akademik çalışma ve bilgilendirme amacıyla referans veya bağlantı verilmek suretiyle kullanılabilir.

Yazar

  • Nihan, lisans ve yüksek lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji ve Gelişim Psikolojisi alanlarında tamamladı. Dikkat, öz-düzenleme, bağlanma, stres ve psikolojik sağlamlık konularında akademik çalışmalar yürütmesinin yanı sıra; çocuk, ergen ve ebeveynlerle oyun ve sanat temelli bir çok atölye gerçekleştirdi. Diğer yandan, oyun temelli öğrenme alanında dersler verdi, çok sayıda projeye danışmanlık yaptı ve çeşitli eğitsel materyaller geliştirerek saha çalışmalarını genişletti. Ayrıca, sivil toplum kuruluşları bünyesinde, çeşitli kamu kurumlarıyla yürütülen koruyucu eğitim programları geliştirme süreçlerinde yer aldı ve farklı yaş gruplarına uygun, kapsayıcı içerikler geliştirdi. Nihan, halen eğitim ve gelişim odaklı konseptler yaratmaya ve toplumun psikososyal iyi oluşunu desteklemeye yönelik çalışmalarını sürdürmektedir.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık