Özlük dosyası tutulması kanunen zorunlu mudur? İş sözleşmesinde hangi maddeler bulunmalıdır? İş sözleşmesine cezai şart ve rekabet yasağı konulabilir mi? İş sözleşmesi türleri nelerdir? Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesinin farkları nelerdir? Uzaktan çalışma sözleşmesi nasıl düzenlenmelidir? Çağrı üzerine çalışma ve kısmi süreli çalışma sözleşmeleri hangi maddeleri içermelidir? Azami ve asgari süreli sözleşmeler ne anlama gelmektedir? Bu ve benzeri tüm soruların cevaplarını sizler için derledik, keyifli okumalar.
Evet. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 75’inci maddesine göre, “İşveren çalıştırdığı her işçi için bir özlük dosyası düzenler. İşveren bu dosyada, işçinin kimlik bilgilerinin yanında, bu Kanun ve diğer kanunlar uyarınca düzenlemek zorunda olduğu her türlü belge ve kayıtları saklamak ve bunları istendiği zaman yetkili memur ve mercilere göstermek zorundadır”.
Özlük dosyasının düzenlenmemesi halinde İş Kanunu 104’üncü maddesi kapsamında işveren hakkında idari para cezası uygulanır.
Mevzuatta özlük dosyasında olması gereken belgeler tek tek sayılmamıştır, ancak işçinin özel durumuna göre gerekli olan belgelerin özlük dosyasında muhafaza edilmesinde fayda vardır.
İş sözleşmesi,çalışanın görev tanımı, nüfus cüzdanı fotokopisi, adli sicil kaydı belgesi gibi dokümanların özlük dosyasında bulunması yerinde olacaktır.
Eğitim bedeli ve cezai şart gibi maddeler ile genel işyeri ve disiplin yönetmelikleri, rekabet yasağı sözleşmesi, gizlilik sözleşmesi gibi belgeler iş sözleşmesine ek yapılabilir.
Çalışanın işe başlaması, belirli bir periyot içerisinde işten ayrılmaması, sözleşme koşullarına göre davranması yahut sözleşmenin usulüne göre feshedilmemesi hususları için uygulanabilir.
4857 sayılı İş Kanunu çerçevesinde ayrıca düzenlenmemiş olsa da 6098 sayılı Borçlar Kanunu‘nda yer almaktadır. Sözleşmenin süresinden önce feshine dair kurulan cezai şart kural olarak belirli süreli sözleşmelere konulabilmekle beraber, asgari belirsiz süreli iş sözleşmelerinde de uygulanabilmektedir.
Son olarak, cezai şart karşılıklı olması zorundadır, yalnızca çalışan aleyhine konulan cezai şart hükümsüzdür.
Cezai şart hakkındaki güncel Yargıtay kararlarına “Yargı Dağıtılıyor: Cezai Şart” makalemizden ulaşabilirsiniz.
Rekabet yasağının yazılı olması zorunludur.
Çalışanın ekonomik geleceğini önemli ölçüde etkilememesi gerekir; o nedenle belirli bir iş, süre ve yer ile sınırlandırılmalıdır.
Borçlar Kanunu’na göre özel durum ve koşullar haricinde süre en fazla 2 yıl ile sürebilir.
İşyerinin faaliyet alanı çok geniş ise yasağın sadece işçinin doğrudan yaptığı iş ile sınırlı olması gerekir.
Bundan ayrı olarak, işverenin zarar görmesi söz konusu ise (müşteri çevresi, iş sırları, yapılan işler hakkında bilgi edinilmesi vb.) rekabet yasağı geçerli olabilir.
Diğer yandan, zarar miktarı cezai şartı geçerse çalışan onu da ödemekle yükümlüdür.
Rekabet Yasağı; belirlenen sürenin sona ermesi, tespit edilen iş haricinde bir iş yapılması, yer kısıtlaması haricinde bir yerde iş yapılması, rekabet yasağını öngören bir cezai şart belirlenmiş ise bu tutarın ödenmesi, işverenin haklı menfaatinin bulunmadığının saptanması, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshi veya çalışan tarafından haklı feshi hallerinde sona erer. İşyeri devri ve geçici iş ilişkisi durumlarında ise devam eder.
Rekabet yasağı ile ilgili güncel Yargıtay kararlarına “Yargı Dağıtılıyor: Rekabet Yasağı” yazımızdan ulaşabilirsiniz.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 22’nci maddesine göre;
İşveren, “iş sözleşmesiyle” veya “iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar” ya da “işyeri uygulamasıyla” oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir.
Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından 6 iş günü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz.
İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda ihbar ve kıdem tazminatlarını alır, geçersiz fesihten dolayı işe iade davası davası açabilir.
Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebilir.
Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 11’inci maddesinde belirli ve belirsiz, 13’üncü maddesinde kısmi ve tam süreli, 14’üncü maddesinde çağrı üzerine ve uzaktan çalışma, 16’ncı maddesinde ise takım sözleşmesi düzenlenmiştir; ayrıca kanunda düzenlenmeyen ancak uygulamada yer bulan azami ve asgari süreli iş sözleşmelerinden söz etmek mümkündür.
Belirli süreli iş sözleşmesi, belirli süreli işlerde veya belirli bir işin tamamlanması veya belli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak ortaya çıkan ve yazılı olarak yapılması zorunlu olan sözleşme türüdür.
Süresi belirli proje işleri, mevsimlik turizm işleri, dönemsel tarım işleri, fuar organizasyonları belirli süreli iş sözleşmesi kapsamında değerlendirilebilecek örneklerdir.
Belirli süreli iş sözleşmesi esaslı bir neden var ise en fazla 2 defa arka arkaya yapılabilir; aksi halde sözleşme baştan itibaren belirsiz süreli sayılır.
Sözleşmenin sona ereceği taraflarca önceden bir bildirim şartına bağlanmamışsa ve süre bitiminden sonra da örtülü biçimde sürdürülüyor ise sözleşme belirsiz süreli iş sözleşmesine dönüşecektir.
Ayrıca, belirli süreli iş sözleşmesinin fesih bildirimiyle sona ermesinin kararlaştırıldığı ancak iki tarafın da fesih bildiriminde bulunmadığı hallerde de sözleşme belirsiz süreli sözleşme halini alacaktır.
Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce işveren tarafından haksız yere feshi halinde, işveren sözleşme sonuna kadar kalan süre ücretini çalışana ödenmek zorundadır. Aksi halde, çalışan “bakiye süre” adı altında bir tazminat hakkı kazanır.
İşçinin kalan süre içerisinde başka işte çalışmış olması halinde bu tutarlar bakiye ücretten eksiltilir.
Son olarak, bakiye süre ücreti SGK primine tabi değildir.
Bakiye süre ücretine ek olarak, mahkemede çalışan lehine 6 aya kadar ekstra bir tazminata hükmedilebilir. Bunun yanında, sözleşmede bir cezai şart kararlaştırılmışsa bu da çalışana ödenir.
4857 sayılı İş Kanunu 13’üncü maddesi ile Analık İzni veya Ücretsiz İzin Sonrası Yapılacak Kısmi Süreli Çalışmalar Hakkında Yönetmelikte özel bir düzenlemeye gidilmiştir.
Buna göre; doğum sonrası veya evlat edinme halinde kısmi süreli çalışma talebinin işverene iletilmesiyle, işçinin kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışmaya başlaması durumunda bu işçinin yerine alınan işçinin iş sözleşmesi belirli ve kısmi süreli olabilmektedir.
Bir diğer özel düzenleme; 5580 sayılı Özel Öğretim Yasası 9’uncu maddesine göre, özel öğretim kuruluşlarında çalışacak olan öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin iş sözleşmeleri en az bir takvim yılı süreli olmalıdır.
Çalışanın normal haftalık çalışma süresinin tam süreli çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda kısmi süreli sözleşme söz konusudur.
Uygulamada, haftada 30 saat üzeri çalışmalar tam süreli sayılmaktadır.
Kısmi süreli çalışanın ücret ve paraya ilişkin bölünebilir hakları tam süreli emsal işçinin çalıştığı süreye oranlanarak hesaplanır.
Kısmi süreli-tam süreli çalışanlar arasında sadece kısmi çalışmadan ötürü ayrım yapılamaz.
Son olarak, kısmi süreliden tam süreliye, tam süreliden kısmi süreliye geçiş mümkündür.
Kısmi süreli bir iş sözleşmesi türüdür ve yazılı olarak yapılması zorunludur.
Kısmi çalışma varken ayrıca çağrı üzerine çalışmanın da kanunda düzenlenmesinin sebebi, esneklik sağlayabilmektir; böylece çalışan başka işlerde çalışabilirken, işveren yalnızca ihtiyaç halinde çalışandan hizmetini alabilir. İhtiyaç duyulması halinde ofise temizliğe çağırılan bir kişinin çalışması buna örnek verilebilir.
Hafta, ay veya yıl gibi zaman dilimleri içerisinde ne kadar süre ile çalışılacağı belirlenmemiş ise haftalık çalışma süresi 20 saat kararlaştırılmış sayılacaktır.
Aksi kararlaştırılmamışsa çalışana en az 4 gün önce çağrı yapılır.
Çalışma süresi kararlaştırılmamış ise günde en az 4 saat üst üste çalışma zorunluluğu vardır.
Yazılı yapılması zorunlu bir sözleşme türüdür. İş Kanunu’na göre; sözleşmede işin tanımı, yapılma şekli, süresi, yeri, ücretle ilgili hususlar, ekipmana ilişkin hükümler, işçi-işveren iletişim kurma biçimleri ve genel-özel çalışma koşulları ile ilgili durumların düzenlenmesi zorunludur. Bunun yanı sıra, 10.03.2021 tarihli ‘Uzaktan Çalışma Yönetmeliği’ne göre; verilerin korunması ve üretim maliyetlerinin karşılanması başlıklarının da ayrıca sözleşmede yer alması gerekmektedir.
Uzaktan çalışanlar ile diğer işçiler arasında sırf bu sebepten ayrım yapılamaz.
Uzaktan çalışma ilişkisi baştan itibaren kurulabildiği gibi, sonradan işçi-işveren anlaşması halinde de ihdas edilebilir.
Çalışan uzaktan çalışmaya geçiş için talepte bulunacaksa bunu yazılı olarak yapmak, işveren ise 30 gün içerisinde talebe cevap vermek zorundadır. İşverenin kabul zorunluluğu bulunmamaktadır ancak eşit davranma borcu ve iş hayatının olağan akışına göre karar vermesi gereklidir.
Uzaktan çalışma, mevzuatta belirtilen zorlayıcı nedenlerle işyerinin tamamında veya bir bölümünde uygulanacak ise uzaktan çalışmaya geçiş için çalışanın talebi veya onayı aranmaz. İş Kanunu 24/3 ve 25/3 maddelerine göre; “işçinin bir haftadan uzun süre çalışmasına engel olacak veya işyerinin bir haftadan uzun süre kapanmasına sebep olacak haller” zorlayıcı sebep olarak kabul edilir.
Birden çok işçinin meydana getirdiği bir takımı temsilen bu işçilerden birinin, takım kılavuzu sıfatıyla işverenle yaptığı sözleşme takım sözleşmesidir.
Örneğin, işyerine gelen malzemelerin topluca indirilmesi, limana gelen geminin hızlıca boşaltılması, yaz boyunca sahneye çıkacak olan bir orkestranın çalışması takım sözleşmesi yapılabilecek türden işlerdir.
Yazılı yapılması zorunludur.
Tanım: 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenmemiştir; iş hayatındaki uygulamalarda kendine yer bulur. Asgari süreli iş sözleşmesi, işverene nitelikli işçisini belirlenen asgari süre zarfında çalıştırabilme imkanı tanırken; işçiye bu süre boyunca bir tür iş güvencesi sunmaktadır.
Süre: Asgari süreli sözleşmelerde süre, ay ve yıl olarak belirtilebileceği gibi en az 6 ay-1 yıl gibi belirli bir süre dilimi olarak da gösterilebilir. Asgari süreli sözleşme, süre sonunda kendiliğinden sona ermemektedir; dolayısıyla taraflar yeni bir sözleşme yapmak zorunda değillerdir.
Sona Erme-Fesih: Asgari süreli sözleşmede taraflar asgari süre ile bildirim yapmak suretiyle fesih haklarından vazgeçmektedirler. Fakat süre dolduktan sonra bildirim yaparak fesih hakkını kullanılabilirler. Asgari süreli iş sözleşmesinde haklı fesih hakkı ortadan kalkmamaktadır. Asgari süreli sözleşme işveren tarafından haklı bir gerekçe olmadan feshedilirse, işçi ücretin geri kalanını Borçlar Kanunu madde 408’e göre talep edebilir. Asgari süre geçtikten sonra yapılan fesihler belirsiz süreli iş sözleşmesinin feshine ilişkin hükümlere tabidir.
Zorunluluk: Mevzuattan kaynaklanan zorunlu asgari süreli iş sözleşmesi sadece iki tanedir: 854 sayılı yasaya göre; gemi adamı ile yapılan süresiz iş sözleşmesi 14’üncü maddede yazan koşullar (bildirimsiz fesih halleri) haricinde işe alımdan itibaren 6 ay geçmedikçe bozulamaz. Bunun harici, 5880 sayılı yasaya göre ise; özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin iş sözleşmesi en az bir takvim yılı süreli olmalıdır.
Tanım: 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenmemiştir; iş hayatındaki uygulamalarda kendine yer bulur.
Süre: Azami süreli sözleşmelerde süre, ay ve yıl olarak belirtilebileceği gibi en az 6 ay-1 yıl gibi belirli bir süre dilimi olarak da gösterilebilmekte; ayrıca, önceden süresi belirlenmiş bir projenin tamamlanması gibi belli bir amacın gerçekleşmesine bağlanabilmektedir.
Sona Erme-Fesih: Azami süreli sözleşmede, azami süre sonuna kadar işçi ve işverenin bildirim yapmak suretiyle fesih hakları bulunmaktadır. Bu nedenle, süre sonuna kadar bu tür sözleşmeler belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine tabidir. Fakat süre sonunda sözleşme kendiliğinden sona ereceğinden belirli süreli iş sözleşmesi hükümleri devreye girecektir. Azami süre sonunda sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi nedeniyle yeni sözleşme kurulabilmesi için İş Kanunun 11’inci maddedeki objektif koşulların varlığı aranacaktır. Bu koşulların yokluğu sözleşmeyi geçersiz kılmayacak ancak baştan itibaren belirsiz süreli sözleşme haline dönüştürecektir.
Önemli Not: kanunlargibi.com’daki tüm yazılı, işitsel ve görsel içeriklerin ilgili yasalar kapsamında her türlü hakkı saklıdır; izinsiz kullanılamaz ve çoğaltılamaz. Akademik çalışma ve bilgilendirme amacıyla referans veya bağlantı verilmek suretiyle kullanılabilir.
